|
|
DEĞERLİ OKURLARIM BUGÜNE KADAR HABERLERİ FORUMDA YAYINLIYORDUK FAKAT FORUMLARDAKİ HABERLERİMİZİ YİNE DEVAM ETTİRECEĞİZ AMA BU BÖLÜMDEN HABER YAYINIMIZ DEVAM EDECEKTİR OKURLARIMIZA DUYRULUR

“Bitlis'ten Özal'a Son Mektup ” tarih 04.10.2010, 23:20 (UTC) | | Orgeneral Eşref Bitlis'in, ölümünden 7 ay önce Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a terör örgütünün bağlantıları ile ilgili mektup yazdığı ortaya çıktı.
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in ölümü, Uğur Mumcu suikasti, Turgut Özal’ın ölümü, Başbağlar’da 33 sivil vatandaşın katledilmesi, Madımak Otel’in yakılması gibi olaylar 1993 yılına damgasını vurmuştu. Bugünlerde 1993 yılında yaşanan olaylardan bazıları tekrar tartışmaya açıldı.
En yoğun tartışmalarsa Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in ölümü üzerine yapılıyor.
Ve Sabah Gazetesi bugün Orgeneral Bitlis’in, Özal’a sunduğu bir mektubu manşetine taşıdı.
Habere göre, Orgeneral Eşref Bitlis, ölümünden 7 ay önce Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a bir mektup sundu.
Mektup’ta, Kürt sorununa ilişkin önemli uyarılar yapılıyor ve çözüm önerileri sunuluyor. Bitlis’in "Sayın Cumhurbaşkanım, Zatı Aliniz bu olaya müdahil olmalı, aksi takdirde bölgede sonu alınamayacak ciddi risk ve tehditlerle karşı karşıya kalabiliriz" dediği mektup, üç sayfadan oluşuyor.
Mektubun İlk Bölümü: ABD’den PKK’ya Yardım
Bitlis, mektubun ilk bölümünde ABD tarafından bölgede konuşlu Çekiç Güç’teki bazı komutanların terör örgütüne yardım ettiğini ayrıntıları ile açıklıyor. Bu iddiayı güçlendiren görüntü ve telsiz konuşmaları aktarılıyor. ABD’li bazı komutanlarla, PKK lider kadrosunun yaptığı üç toplantıya ilişkin ayrıntılar veriliyor.
İkinci Bölüm: Kürt Sorunu Çözüm Raporu
Mektubun ikinci bölümünde ise Kürt Sorunu Çözüm önerilerini içeren bir rapordan bahsediliyor. "Kod Adı: Kale" olarak tanımlanan planda öncelikli olarak terör sorununun defedilmesi gerektiği belirtiliyor. İkinci aşamada ise Kürt halkına yönelik ılımlı adımların atılması için devlet politikası oluşturulması gerektiği vurgulanıyor. "Bunu suiistimal eden unsurların bertaraf edilmesinin zorunluluğu ortadadır" tespitinde bulunuluyor.
Mektuptan sonra Özal, Bitlis’le iki kere görüştü.Bitlis’ten planın nasıl uygulanması gerektiği hususunda yeni bir çalışma talebinde bulundu.Planın içeriğini önce dönemin Başbakanı Süleyman Demirel ve Genelkurmay Başkanı Org. Doğan Güreş ile değerlendirdi. Konunun ayrıntıları daha sonra MGK toplantılarında ele alındı. Görüşmeler sonunda, "terörle mücadelenin yasalar çerçevesinde yürütüleceği" ve "Bölge halkının yaşam seviyesinin yükseltilmesi için" çalışmalar yapılacağı vurgulandı.
Bitlis Yakın Takipte
Bitlis’in Kürt sorunun çözümüne yönelik çalışmaları, TSK’da bazı komutanları rahatsız etti. Bitlis’in bu çalışmaları bazı dış güçler tarafından da yakın takibe alındı. O dönem, Bitlis’i Erbil’e götüren helikopter taciz ateşi ile karşılaştı. Bu konu ile ilgili çalışmalarının sürdüğü dönemde, şüpheli bir uçak kazası sonucu Jandarma Gelen Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis hayatını kaybetti.
| | |
|

“2010 NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ NAZARBAYEV’E VERİLMELİDİR ” tarih 04.10.2010, 23:18 (UTC) | | Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Kazakistan’ın bağımsızlığının ilanı arifesinde; 29 Ağustos 1990 tarihinde, bir zamanlar dünyanın en büyük nükleer bomba deneme yeri olan Semipalatinsk’te (SEMEY POLİGONU) atom bombası denemelerinin yasaklanması için karar almış; böylece dünyadaki atom bombası denemelerinin durdurulmasına öncülük etmiştir. Sovyetler Birliği’nden devraldığı mirasla dünyanın dördüncü büyük nükleer gücü haline gelmişken, 1995 yılında bu mirastan vazgeçerek “nükleer silahlardan kendi isteğiyle arınan” ilk ülke olarak tarihe geçmiştir
2009 NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ’nün “nükleer silahların sınırlandırılmasını teklif ederek; uluslararası hukukun ve insanlar arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi için gösterdiği üstün gayretlerinden dolayı” ABD Başkanı Barack Obama’ya veridiği dikkate alınırsa, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, yeryüzünün nükleer silahlardan arındırılması konusunda yaptığı çalışmalar ve aldığı cesur kararlarla, insanlığa yaptığı benzersiz hizmetlerinden dolayı, 2010 NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ’nü layıkıyla hak etmiştir. 2010 NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ’nün Nursultan Nazarbayev’e verilmesi çok geç kalmış bir insanlık görevinin yerine getirilmesi olacaktır.
Küresel çapta bir kamuoyu oluşturmak üzere harekete geçen “Türk Dünyası Basın Mensupları Platformu” Sekretaryası bu konuda bir destek çağrısı yayınlamıştır. Çağrıda, politikacıların, bilim adamlarının ve sivil toplum kuruluşlarının bu haklı davaya destek vermeleri istenmektedir.
“Türk Dünyası Basın Mensupları Platformu” Sekretaryası’nın destek çağrısı aşağıdadır.
KAZAKİSTAN CUMHURBAŞKANI NURSULTAN NAZARBAYEV’E 2010 NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ İÇİN DESTEK ÇAĞRISI
“Türk Dünyası Basın Mensupları Platformu” olarak sizlerin de desteği ve katılımıyla uluslararası alanda önemli bir kampanyaya destek istiyoruz…
Bizler kısaca adı “YAFEM” olan Yalova Folklor Eğitim Merkezi Gençlik ve Spor Kulübü Derneği’nin ev sahipliğinde 2007 yılında başlayan ve bu sene IV. Türk Dünyası Basın Mensupları Buluşmasını geniş bir katılımla gerçekleştiren ve şimdilik 25 Türk Cumhuriyeti ve topluluğundan toplam 95 televizyon, radyo, dergi, gazete v.b. meslek gruplarından temsilcilerin oluşturduğu bir platformuz.
Bildiğiniz üzere Nobel Barış Ödülü “Uluslararası kardeşlik ve dostluk için en iyi çalışmayı yapan kişiye, var olan gerginliklerin azaltılması / kaldırılması noktasında gayret gösteren ve barış kongrelerinin tanıtımı, düzenlenmesi, duyurulması ile alakalı aktif çalışmalar yapan kişilere” verilmektedir. En son Nobel Barış Ödülünü ise 2009 senesinde ABD Başkanı Barack Obama “nükleer silahların sınırlandırılmasını teklif ederek; uluslararası hukukun ve insanlar arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi için gösterdiği üstün gayretlerinden dolayı” almıştır.
Bizim kanaatimize göre bu sene için Nobel Barış Ödülünü layıkıyla hak eden kişi Kazakistan Cumhurbaşkanı Sayın Nursultan Nazarbayev’dir. Çünkü Nazarbayev Kazakistan’ın bağımsızlığının ilanı arifesinde; 29 Ağustos 1990 tarihinde bir zamanlar dünyanın en büyük nükleer bomba deneme yeri olan Semipalatinsk’te (SEMEY POLİGONU) atom bombası denemelerinin yasaklanması için karar almış; böylece dünyadaki atom bombası denemelerinin durdurulmasına öncülük etmiştir. Sovyetler Birliği’nden devraldığı mirasla dünyanın dördüncü büyük nükleer gücü haline gelmişken, 1995 yılında bu mirastan vazgeçerek “nükleer silahlardan kendi isteğiyle arınan” ilk ülke olarak tarihe geçmiştir.
Nazarbayev şimdi ise tüm dünyada nükleer güvenlik ve barışın tesisi için çalışmalar yapmaktadır. Bu hususta ilk önemli adımı atarak dünyada 29 Ağustos’un nükleer silahlara karşı eylem günü olarak kabul edilmesini teklif etmiş ve bu teklifi geçtiğimiz 2009 senesinde BM tarafından kabul edilmiştir. Tüm bunlardan dolayı BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon 26 Ağustos 2010 tarihinde uluslar arası anti-nükleer gün dolayısıyla yayınladığı mesajında Nazarbayev’in liderliğindeki Kazakistan’ı tüm dünyaya nükleer silahlardan vazgeçilebileceğini gösterdiğini ve bundan dolayı Kazakistan’ın nükleer silahsız bir dünyayı oluşturmanın sembolü olarak gördüğünü ifade etmiştir.
Sonuç olarak dünya ve insan güvenliğinin en büyük tehdidi nükleer silahların imhası ve nükleer güvenlikli bir dünya konusunda paha biçilmez girişimlere öncülük eden Kazakistan Cumhurbaşkanı Sayın Nursultan Nazarbayev NOBEL Barış Ödülünü dünya üzerinde en çok hak eden kişi konumundadır. Ayrıca böyle bir şahsiyetin bu ödüle layık görülmesi dünyada nükleer silahların yok edilmesi ve nükleer güvenliğin tesisi için dünya liderlerine olumlu etki yapacağı, dolayısıyla bunun da dünya barışına katkı olacağı da aşikârdır.
Bağımsızlığına yeni kavuşmuş bir ülkenin başkanı olarak Sayın Nursultan Nazarbayev’in ülkesini dünyanın 4. büyük nükleer gücü yapan silahlardan bir çırpıda vazgeçmesi, insanlığın ayakta alkışlaması gereken çok önemli ve çok cesur bir karardır.
Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in bu kararı alması o kadar kolay olmamıştır. Her şeyden önce, ülke güvenliği açısından böylesine güçlü caydırıcı etkisi olan silah stokundan vazgeçmeye kesinlikle karşı çıkan muhaliflerini ikna edebilmesi bile başlı başına bir başarıdır.
Nazarbayev bu konuda, “Kazakistan’ın nükleer güç olup olmamasını planlamak üzere başlattığımız büyük tartışmada, sonuçları ve karşı savları, kuşku ve kaygıları ölçmek gibi zor bir yola girmekten başka çaremiz yoktu” demektedir.
İngiliz Yazar Jonathan Aitken “Kazakistan'ın Efsanevi Lideri Nazarbayev” adlı, Türkçeye de çevrilen kitabında Nazarbayev’in nükleer sorunlar konusunda karar verirken dört önemli aşamayı tecrübe ettiğini belirtmektedir:
“- 45 yıldan uzun süren, Semey (Semipalatinsk) ölüm poligonlarındaki denemelerin insanlara yaşattığı acıların algılandığı, fakat Sovyet askeri gizliliği nedeniyle sessizlik içinde geçirilen kaygılı bir dönem olan birinci aşama;
- 1989 sonrasında Glasnost, Çernobil felaketi ve Moskova’nın Semey (Semipalatinsk) nükleer deneme poligonunu genişletme kararının beslediği öfke patlamasının yaşandığı ikinci aşama;
- Demokrasiye yönelmek ve demokrasi ile tanışmak şeklinde özetlenebilecek üçüncü aşama;
- Uluslararası pazarlıkların giriftliğini ve güçlüğünü yaşadığı bir dönemin sonunda 29 Ağustos 1990 tarihinde Semey (Semipalatinsk) Nükleer Atom Denemeleri Poligonunu kapatan 408 sayılı Başkanlık Kararı’nın açıklandığı dördüncü aşama.”
Oldukça zor geçen bu çileli süreci Nazarbayev şöyle özetliyor:
“O günlerde demokrasiyi öğrendik. Bu, bağımsız Kazakistan’ın ilk bağımsızlık adımlarından biriydi. Totaliter Sovyet geçmişinin yanlışlıklarını görüp düzeltmeye başladık. Yeni bir demokrasi yolunda yürüyüşe geçtik. Ve o yolun temeli de nükleer silahlardan arınmış bir Kazakistan için verilmiş bir karardı.”
Geçtiğimiz Nisan ayında Kazakistan’a resmi bir ziyaret gerçekleştiren ve bu ziyaret esnasında Sovyetler döneminin nükleer deneme merkezi olan Semipalatinsk’i bizzat gezen Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon da bilge Başkan Nazarbayev’e insanlığa yaptığı unutulmaz hizmetlerden dolayı teşekkür etmiştir.
İzlenimlerini “Sıfır Noktası” başlıklı makalesinde dile getiren Ban Ki Moon: “Birkaç hafta önce Kazakistan'a yaptığım ziyaret sırasında Sıfır Noktası'na gittim. Bu, benim için gerçekleri daha yakından görmemi sağlayan bir tecrübe oldu. Durduğum yer Sovyetler Birliği'nin 1947-1989 yılları arasında Semipalatinsk'te 456 atom bombası denemesi yaptığı kötü şöhretli test alanıydı” demektedir.
Genel Sekreter bu test alanının kapatılması olayını dünyanın nükleer silahlardan arındırılmasında önemli bir adım olduğunu şu sözleriyle ortaya koymaktadır: “ Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev Ağustos 1990 tarihinde test alanını kapattı ve nükleer silahları yasakladı. Bu karar, bizim için uzak görünen nükleer silahlardan arınmış bir dünya hayalinin somut bir ifadesine dönüştü. Şimdi, ilk kez iyimser olmak için nedenlerimiz var.”
Bağımsızlığının ilk yıllarında ülkesindeki muhalefete rağmen Semey (Semipalatinsk) nükleer deneme alanını kapatma kararı alabilen, insanlığa böylesine unutulmaz hizmetler yapan insanların ebediyen unutulmaması, her zaman takdirle anılması, bütün dünya insanları tarafından tanınması ve barış için çalışmaya özendirilmesi için NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ gibi uluslararası ödüller ihdas edilmiştir.
Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev, Semey’i (Semipalatinsk’i) kapatmakla, dünyanın dördüncü büyük nükleer silah stokundan vazgeçmekle insanlığa yaptığı hizmet nedeniyle NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ’nü bir değil, birkaç defa hak etmiştir.
Bu sebeple Kazakistan’ın ileri görüşlü barışsever lideri Nursultan Nazarbayev’e çoktan hak ettiği NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ verilmelidir.
Türk Dünyasının saygıdeğer kurum ve kuruluşları Türk Dünyasının bilge lideri Sayın Nursultan Nazarbayev’e Nobel Barış ödülü verilmesi amacıyla başlatılan kampanyaya gönülden katılanlarla birlikte yol almak istiyoruz. Bu kampanya öncelikli olarak her kurumun kendi ülkesinde ve kendi bölgesinde konu ile alakalı yapacağı bir basın toplantısı veya yazılı bir basın açıklaması ile başlamalıdır.
Ancak bunun için öncelikli olarak “Türk Dünyası Basın Mensupları Platformu” olarak başlattığımız bu kampanyaya destek verdiğinizi belirten kurumsal nitelikli (antetli, yetkili imza ve mühürlü) yazınızı iletişim bilgileriniz ile birlikte turkdunyasibasinmensuplari@gmail.com adresine bildirmenizi rica ediyoruz.
Bu bildirimler 15 Eylül 2010 tarihine kadar elimize ulaşmalıdır. Bildirimlerin elimize ulaşmasının ardından birinci aşamanın başlatılması için sizlere bilgi aktarılacak ve bütün Türk Dünyası olarak kenetlenerek, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’e hak ettiği ödülün verilmesi için uluslararası teşkilatlar ve kamuoyu nezdinde girişimlerimizi sürdüreceğiz.
Bu hareketin aynı zamanda Türklerin her zaman dünya barışı ve huzuru yolunda hareket ettiğinin bir somut göstergesi olacağı konusunda da en ufak bir şüphemiz yoktur.
Tüm Türk Dünyası Kamuoyuna Saygılarımızla…
“Türk Dünyası Basın Mensupları Platformu” Sekretaryası
M.Kemal Sallı Ufuk Tuzman Halil Ülker Rıdvan Tümenoğlu
Bilgi Notu: Semey (Semipalatinsk) Ölüm Poligonlarında yaşananlar ve trajediyi okuyarak tanımanız veya hatırlamanız için http://www.efrasyap.org/Icerik/IcerikDetay.aspx?IcerikID=450 bağlantısına bakmanız yeterlidir.
| | |
|

“AB sözlerini tutmalı ” tarih 04.10.2010, 23:17 (UTC) | | KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, “Ban Ki Moon’un bize zaman ayırması, mülkiyet konusundaki düşüncelerimizi ilk ağızdan dinleme fırsatı vermiş olması tabii ki bizi memnun etmiştir" dedi
KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, New York'ta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki Moon ile yaptığı görüşmeyi değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Eroğlu, "Bize zaman ayırması, mülkiyet konusundaki düşüncelerimizi ilk ağızdan dinleme fırsatı vermiş olması tabii ki bizi memnun etmiştir" dedi.
Türkevi'nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, New York'ta BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon ile görüştüğünü, ayrıca Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Finlandiya Dışişleri Bakanı Alexander Stubb, İspanya Dışişleri Bakanı Miguel Angel Moratinos, Katar Emiri Şeyh Hamad bin Halifa El Thani ile biraraya geldiğini söyledi. KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu, görüşmelerde Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili kendi düşüncelerini ve mülkiyetle ilgili ortaya koydukları teklifleri anlattıklarını söyledi.
| | |
|

“Ankara’da sürpriz görüşme ” tarih 04.10.2010, 23:16 (UTC) | |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmesinde Anayasa değişikliği konusunu konuştu. Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na başörtüsü konusunu açtı
Başbakan Erdoğan, sürpriz görüşmede Kılıçdaroğlu’na, “Başörtü meselesini devamlı dillendirdiniz. Bugünden tezi yok hemen adımı atalım. Hemen ekipleri kuralım, çalışmaya başlayalım” dedi.
TESK toplantısı öncesinde, Başbakan Erdoğan ve Kılıçdaroğlu bir araya geldi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmesinde Anayasa değişikliği konusunun gündeme gelip gelmediğiyle ilgili soru üzerine, ''Anayasayla ilgili olarak tabii ki görüştük de yani bugün dedik meydanlarda bir şeyi konuşuyorsun, söylüyorsun. Nedir? Bir başörtü meselesini devamlı dillendirdiniz, söylediniz. Ben de ne dedim? 'Bugünden tezi yok hemen adımı atalım. Hemen ekipleri kuralım, çalışmaya başlayalım'' dedi.
Başbakan Erdoğan, TESK'in 18. Olağan Genel Kurulu'ndan ayrılışında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile bir görüşme yaptınız, baş başa'' sözleri üzerine, ''Baş başa değil, tüm milletvekili arkadaşlarımız, bakan arkadaşlarımız birlikte görüştük sohbet havasında'' dedi. Bir gazetecinin, 'Referandum sert geçmişti yeni bir sayfa açıldı' sözleri üzerine, Erdoğan, '"Böyle bir şey yok, sıkıntı yok'' diye konuştu.
| | |
|

“Demirtaş’a 10 ay hapis” tarih 04.10.2010, 23:15 (UTC) | | BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın sağlık durumuna dikkat çekmek için Roj TV’de yaptığı konuşmada PKK propagandası yapmak suçundan 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, terör örgütü PKK'nın propagandasını yapmak suçundan Diyarbakır'da yargılandığı davada suçlu bulundu. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Demirtaş'ı 10 ay hapis cezasına çarptırdı. Selahattin Demirtaş, 3 yıl önce İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şube Başkanı’yken, Abdullah Öcalan'ın sağlık durumuna dikkat çekmek için Roj TV'de yaptığı konuşma nedeniyle davalık olmuştu.
| | |
|

“Milletvekili dinlemezler” tarih 04.10.2010, 23:13 (UTC) | | CHP Eskişehir Milletvekili Tayfun İçli, Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın tutuklanmasına tepki göstererek,“Bu soruşturmalar bu yüce çatıya (TBMM) kadar uzanacaktır. Önümüzdeki süreçte parlamentoda hukuk dışı tutuklamalar, gözaltı bekleyebilirsiniz” dedi.
CHP Eskişehir Milletvekili Tayfun İçli, Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın tutuklanmasına tepki göstererek, "Bu soruşturmalar bu yüce çatıya (Meclis) kadar uzanacaktır.
Çünkü hukuk tanımamak, her şeye ben kadirim, benim geniş yetkilerim var, ben böyle yorumlarım anlayışı Meclis'e kadar uzanır. Önümüzdeki süreçte parlamentoda hukuk dışı tutuklamalar, gözaltı bekleyebilirsiniz" dedi.
İçli, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın tutuklanmasını değerlendirdi. "Bu yaşananlar komedi mi, trajedi mi artık halkın takdirine sunuyorum" diyen İçli, yaşanlarının bu ülkede artık hiç kimsenin güvenliğinin kalmadığını gösterdiğini savundu.
"Artık herkesi cin çarpmaktadır" diyen İçli, "Bunu kişi anlamında söylemiyoruz görünmez bir takım kişi veya varlıklar Türkiye'deki her yargılama ve soruşturmayı etkilemekte, kendinden olmayanları bertaraf etmek için olağanüstü çaba sarf etmekte, tuzaklar kurmakta ve tertipler yapmaktadır. Bunu şiddetle kınıyorum. Bunun sonu yoktur, eğer kinle, garezle, hukuk dışı işler yapılıyorsa, bunu yapanlar bilsinler ki ergeç kötü niyetli insanlar hesaplarını Türk yargısı önünde vereceklerdir. Bundan Türk halkının en ufak şüphesi olmaması gerekir" diye konuştu.
| | |
|
|
|
|
|
|
|